5 Mayıs 2013 Pazar

Biraz değiştim, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… 
Değiştim, 
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, 
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni 
Ben benimle savaşıyorum, 
Seninle değil! 
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın 
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim, 
Sorun değil!

Elbet alışırım, 
Biraz alıştım, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, 
Alıştım, 
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma, 
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum, 
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma, 
Kesin değil!

Henüz tanıştım, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, 
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık, 
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda, 
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda… 
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha, 
Samimi değil!

Bir hayli kırıldım, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, 
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime, 
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım! 
Aslında ne sana, ne olanlara… 
Kendime kırgınım… 
Maziye hiç değil, an’a kırgınım. 
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına, 
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara, 
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına… 
Bir hayli kırgınım… 
Beni ben kırdım oysa, 
İyi değil!

Galiba yoruldum, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, 
Kendime kalbimi kanıtlamaktan, 
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan, 
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum! 
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum, 
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum, 
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık, 
Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim, 
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı, 
Sana bakan yanımsa toprakla aynı, 
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin, 
Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz, 
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır, 
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz, 
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi, sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil!

Çok çalıştım, 
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı “git” izine, 
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine, 
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen, 
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için çok çalıştım, 
Daha önce de gitmiştim, kendi isteğimle! 
Anladım ki daha önce sevmemiştim, 
Çok çalıştım inan, 
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye, 
Her defasında daha da tozlaşan canımı kırmadan korumaya, 
Ve alışmaya kendime, bu göz gözü görmez dumanlı halime, 
Çok alışmaya çalıştım hem de, 
Tanıştım seninle doğan yanımla da ölen yanımla da, 
Birini yaşattım, yaşatıyorum da hala ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da! 
Yorulmak dinlenmekle geçmiyor, 
An be an çöküyor insanın içindeki güç, 
Işığı sönüyor, beyaza dönüyor rengi gitgide, hissizleşiyor, 
Ne yormak istedim seni ne de yormak kendimi, 
Çok çalıştım, 
Gitmeye de kalmaya da, 
İkisi de aynı acı, 
Kolay değil! 

Çisel ONAT

1 Nisan 2013 Pazartesi

MIRILDANDIKLARIM


Kırdın mı incittin mi birilerini 
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler? 
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
Giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hâlâ bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
Senin ve benim , yani bizim için...

Murathan MUNGAN

19 Mart 2013 Salı

Bugün bulutların üzerindeyim kimse indirmesin beni, artık ayaklarım yere bassın istemiyorum bu güzel şey hiç bitmesin , ama bu defa korkmuyorum nedense  içimde bir o kadar mutluluk bir o kadar burukluk var sonunu bilmeden yürüyorum, ara sıra aşağı bakıyorum korkuyorum ama bir an gelip geçiyor işte, içimden bakma artık korktuğun hiçbir şeye korkulardan uzak durup öyle bak birazda hayata çünkü içimdeki ses asla kaybetmekten korkma ve unutma ki kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin diyor sürekli, ben de onu dinlemeye karar verdim ve yoluma bu sesi dinleyerek devam etmeyi düşünüyorum ....


15 Mart 2013 Cuma


Büyük düşünürümüz Cemil Meriç kültürle ilgili şöyle düşünmektedir: "Batının kültürü var bizim ise irfanımız. İrfan, insanoğlunun has bahçesi, ayırmaz, birleştirir. Bu bahçede kinler susar, duvarlar yıkılır, anlaşmazlıklar sona erer. İrfan kendini tanımakla başlar. Kendini tanımak için ön yargıların köleliğinden kurtulmak gerekir. İrfan, nefis terbiyesi, olgunluğa açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Kültür, irfana göre katı ve fakir. İrfan insanı insan yapan vasıfların bütünü, yani
hem ilim, hem iman ve hem de edep. Batı kültürün vatanı, doğu irfanın. Ne batıyı tanıyoruz ne doğuyu en az tanıdığımız ise kendimiz. Eserlerimin kültür cildi tamamlandı bundan sonra irfanla uğraşmak istiyorum."

28 Şubat 2013 Perşembe

         

                                                                                       BAZEN VAZGEÇMEKTİR AŞK..


 Bugün  kendimi tuttum nefesimi tuttum neden mi ?Her zaman bugünün gelmesini bekledim geldi çattı ama ben hiçbirşey yapmadan sana yapacağım şeyleri düşledim sevgili..sabahın ayazında düştüm yollara seni aradım herkese seni sordum ve onlara seni anlattım bugün havanın soğukluğu beni etkilemedi içim yanıyordu alev alev ..sana kimsenin yapmayacağı birşeyi yapmanın hazıyla ağlıyordum  öylece durdum ve gözyaşlarımı silmeni bekledim sevgili...kimseye aldırmadan yola devam ettim belki seni bulur anlatırım diye..belki de sana bağıra çağıra haykırırdım ama dedim ya bulamadım seni..geçmişte kalan yaralarımı sarmadan yeni yaralar açtın ben de ve o yaralarla yaşıyorum..hayatımın geri kalanın da o yaraları kendim saracam...ilkbahar bana hep sen güçlüsün sen yaparsın havası veriyor bu defa onu dinleyip yoluma sensiz devam edecem sevgili..sana içimdeki saf,temiz el değmemiş ve kocaman bir sevgi yolluyorum onu al sımsıkı tut bırakma belki beni kimse anlamadı ya da anlamak istemedi ama emin ol senin için iyi olacak..ben ise hayatımın geri kalanını seni düşleyerek ve seninle geçirdiğim tatlı hatıraları anımsayarak geçireceğim senin yerini kimse almayacak belki birileri gelecek ama sana duyduğum aşkı hiçkimseye sunmayacağım..ben de inanıyorum ki sen de beni kimse de bulamayacaksın..sen demiştin ya bana bir insan gözden ırak olsa da akıldan uzak olmaz diye şimdi katılıyorum sana çünkü hep aklımdasın ...

18 Şubat 2013 Pazartesi

     Yüce hayaller kurun ve siz hayal ettikçe hayal ettiğiniz şey olursunuz.Hayaliniz bir gün olacağınız şeyin vaadidir;idealiniz ise sonunda ortaya çıkaracağınız şeyin kehanetidir.Eğer bedeninizi mükemmelleştirmek istiyorsanız zihninizi güzelleştirin.Kin,kıskançlık,hayal kırıklığı ve umutsuzluk düşünceleri bedenden sağlığını ve letafetini çalarlar.Güçlü iyi ve mutlu düşünceler bedene dinçlik ve güzellik kazandırır.Beden kendisini etkileyen düşüncelere hemen cevap veren hassas ve plastik bir ENSTRÜMAN'dır,ve düşünme alışkanlıkları onun üzerinde iyi ya da kötü şekilde etkilerini göstereceklerdir.....james allen

14 Kasım 2012 Çarşamba

Evlilik üzerine...

       Evlilik deyince aklımıza ne gelir? İki kişinin yuva kurması mı ,ilişki mi,mutluluk mu,acı mı,sevinç mi vs?Aslında evlilik iki nefes ya da iki bedenin bir olması ve aynı zaman da gizemli bir ilişki mi demektir?Evlilik üzerine neden en çok kadınlar düşünür?Yuvayı onlar yaptığı için mi?
     Evlilik kavramında bu sorular hep kafamı karıştırır.Çevremde gördüğüm kişilerden birçok çıkarım yapıyorum.Bu çıkarıımlar sonucu elde ettiğim sonuçları sizinle paylaşmak istedim.
      Öncelikle bayanlardan başlamak istiyorum.Bayanların yapısı gereği ilgi alaka onlar için herşeydir.Küçücük şeyler onları mutlu edebiliyor.Fakat evlilikte ne kadar çok beklenti o kadar çok yıkıntı demektir.Aslında normal hayatta da öyle değil mi birilerinden hep bişey yapmasını bekliyoruz bu çok yanlış.Ne kadar beklentilerimiz azalırsa o kadar az üzülürüz.İlk problemi çözmek gerekir BEKLENTİ...
Unutmayın beklenti bir komplekstir.
       Bir diğer kavram ise iletişim,bu konuda herkesin şikayeti vardır eminim.Çiftlerden biri sinirliyse o an diğeri susmayı deneyecek ya da o ortamı terkedecek ama kızgınlıkla değil mesela gülümseyerek..):)ne kadar aymaz olursa bayan o kadar mutlu olur AYMAZLIK :):)Aymazlık arsızlık değil vurdumduymazlık demektir.
        Evlilikte en çok karşılaştığım şeylerden biri de kadının eşini hapsetmeye çalışması .Bana göre bu yanlış birşey ama erkekler ne çok sıkmaya gelir ne de çok serbest bırakmaya gelir bu yüzden arada kaçamak yapmasına izin verilmeli.
         Evlilik üzerine çok şey yazılabilir ve yazmaya devam edecem bu yazdıklarım herkese uymayabilir siz bu konu üzerinde iyi düşünün yorumlarınızı bekliyorum
        Bir filmden aldığım bir sözü sizi paylaşmak istiyorum:'hayatta iki seçim vardır ,DOĞRU VE YANLIŞ... ÖNEMLİ OLAN    BİR SEÇİM YAPARKEN İKİ DOĞRUDAN FAZLASI İKİ YANLIŞTAN AZ OLANI SEÇMEKTİR...